”Kendi halinde bir kuş gözlemcisiyim aslında. Kuşbank’a nadiren, unutmazsam ya da bu kayıt önemli diye düşünürsem veri girerim. Bir gün mail geldi Kuşbank’tan, atlas çalışması ile ilgili kendimize ait bir kare seçmemiz isteniyordu. Toplu mail geldiğine göre çok önemli değildir herhalde diye düşünüp (sonuçta kuş sayımlarına ya da halkalama çalışmalarına katılmadım) Bolu civarından bir kare seçtim. Ertesi gün Lider beni arayınca şaşırmadım değil. Sadece onunla da kalmadı, düzenli olarak mailler geliyor, katılamasam da GPS okuma ile ilgili kurslar düzenleniyor.
Neyse, tekrar aradı Lider, Bolu’da arazi çalışmasına katılmak isterim diye. Şimdi arazide rezil olmak var, kaydettiğim veriler güvenilmez bulunur diye düşünüp iş yoğunluğunu bahane ederek (böyle söyleyince çok önemli hissediyor insan kendini), ne zaman giderim belli olmaz, hem taa İstanbul’dan gelmesin, bana da bahane olur gezerim oralarda diye düşünüp İstanbul’a ben geleyim dedim. Cumartesi günü buluştuk onun üzerine Lider ile. Beşiktaş’ta deniz kenarında oturduk önce, uzun uzun koordinatları, kareleri, neyi nasıl seçeceğimizi anlatıp çaktırmamaya çalışarak arada anlayıp anlamadığımı kontrol edecek sorular da sordu (sınavı geçmişimdir umarım).
Ardından Yıldız Korusu’na, arazi çalışmasına gittik. Nuh nebiden kalma GPS cihazımla telefonu uyumlu olunca ve de sorularına doğru olduğunu düşündüğüm cevaplar verince arazi çalışması yerini hoş bir sohbete bıraktı. Yine de bir saatlik araziyi tamamladık, gördüğümüz tüm türlere uygun kodları verdik. Çalışmamız bitince veri girmeyi de gözden geçirdikten sonra son çaylarımız da içtik. Sabırla benimle ilgilendiği ve bu güzel ağırlaması için Lider’e çok teşekkür ederim. Arazi çalışmasında ansızın çıkıp geleceğinden kuşkulansam da (çizginin dışına çıkmışımdır, bir türlü konmayan kelebeğin peşinde koşuyorumdur) elimden geldiğince planlı hareket edip önceden tarihleri bildirmeye çalışacağım kendisine. Bu yazıyı yazarken bile unuttum, bundan sonra düzenli kayıt tutup bu verileri unutmadan gireceğim.” (Yörükoğlu, 2016)
Bizi kırmayıp düşüncelerini paylaştığı için Ufuk Yörükoğlu’na teşekkür ederiz.