Ankara’da Yeşil Bir Kanyon

Türkiye’de yıllar sonra tekrardan bir üreyen kuş atlası yapılacağını duyduğum zamanı hatırlıyorum. Ne kadar mutlu olmuştum. O irili ufaklı yuvarlaklardan bizim ülkemizin haritasının üzerinde görmeyi o kadar çok istiyordum ki. İngilizlerin yaptığı atlas çalışmalarını takip edenler de hep benim kadar hevesle beklemiştir umarım. Ellerinde “Birds of Turkey” kitabı olanlar bile merak etmiyor değildir o kitaptaki soru işaretleri gerçekte ne acaba? Lider Sınav bizimle kontağa geçtiğinde mutlulukla gönüllü olabileceğimi söylemiştim o yüzden.

Nisan 2016, Ankara
Ondan aylar sonra ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğunun 2016 tanışma toplantısını ayarlamaya çalıştığımız zamanlardı Lider benimle kontağa geçti Ankara ili toplantısı için. Topluluk olarak ev sahibi olalım dedik ve olduk. Harika bir toplantıydı. Çok harika bir ekibimiz vardı. Toplantıdan sonra ise hiçbir zaman çok merak etmediğim bir konunun içinde buldum kendimi: üreyen kuş türleri. Acaba ülkemizde görülen türlerden hangisi ülkemizde ürüyordu? Kuş gözlemciyim. Tabi ki birçok kuş türü ile bilgim var ama hiç merak etmediğim bu konu o kadar derin ve genişmiş ki. Öğrenecek o kadar çok şey varmış ki! Yeni şeyler öğrenmenin hevesiyle birer ikişer üreyen kuş türleri üzerine bir şeyler öğrenmeye başladım.
Sonunda zamanı gelmişti. Ankara’da arazi zamanı! 27 Nisan sabahı yakın zaman önce tanıştığım, Atlas ekibinden Eylül Dizdaroğlu’nun rehberliğindeki ekibimizi topladık arabaya. Umut Tank ve Göktuğ Öztürk ekibimizin diğer üyeleriydi. İkisi de çok hevesli biyoloji bölümü öğrencileri. Umut ODTÜ’den, Göktuğ ise Hacettepe’den. En çok sevdikleri şeyler farklı olsa da kuş gözlemi çok seviyorlar. Bu sevgilerinin daha da ileride daha da büyüyeceğine eminim.
Arabaya son ekip arkadaşımızı aldığımızda saat 07:00’ye geliyordu. Gecikmemek için biraz hızlı sürüp, çalışmak için seçtiğimiz 10’luk karemize geldik. Hava biraz kapalıydı ama durumun ne kadar ciddi olduğunu ilk sistematik gözlemimizi yapacağımız Astepe Baraj Gölünün yanına gelip arabadan inince anladık. Hepimiz titriyorduk! Hava 5 derece ve rüzgarlıydı. Bunların hepsini gözleme başlar başlamaz unuttuk gerçi. Ankara’da varlığından haberdar olmadığım bir köşe… Her yer meşe, her yer makilik! Sanki Ankara değil.

Nisan 2016, Ankara
Sorunsuz ve heyecanla biten gözlemimizden sonra ikinci sistematik çalışmamız için barajı dolduran nehrin vadisinde ilerledik. Kayalıkların arasında yemyeşil bir vadi. Hava da ısınmıştı oraya geldiğimizde. Bu ısınmayla birlikte gökyüzünü de yırtıcılar doldurmuştu tabi. Bol yırtıcılı ikinci sistematik gözlemimizden sonra ise yine makilik ve kayalık yamaçları olan eski bir yerleşim yerine gittik. Gördüğümüz türler muhteşemdi! Ak yanaklı baştankara ve arıkuşu tek başına yeterdi gerçi. Son sistematik çalışmayı yapmak için seçtiğimiz vadi ise en iyi karemiz olacaktı! Rüya gibi bir yer! Yine Ankara’da olduğuna inanması güç bir yer. Kayalardan akan bir şelalenin böldüğü bir nehrin vadisi. Yemyeşil! Filmlerden fırlama adeta! Yemek molamızı da orada verdik tabi ki. Geç üreme döneminde mayolarımızla geleceğimize sözleştik hemen. Burada gün boyunca aldığımız en yüksek üreme kodunu çamurdan duvara ördüğü yuvasını ziyaret eden bir kaya sıvacısından aldık. Bizi gördüğüne çok şaşıran ve panikleyen bir çift kocabaş ise günün en güzellerindendi.

Böylece ilk günümüzü bitirmiş olduk. O gün uyuduğum kadar rahat çok nadir uyuyabilirim. Ne kadar yorulduğumuzu kelimelerle anlatamayız sanırım. Ne kadar güzel yerler görüp, ne kadar güzel zaman geçirdiğimizi de öyle. Geç üreme döneminde oralara gitmek için sabırsızlanıyorum! Atlas için ise çok heyecanlıyım. Tek dileğim yıllarca devam etmesi. Bunu yapacak ve finanse edecek kişiler ve kuruluşların her daim var olması. Bol kuşlu günler!

Nisan 2016, Ankara
Kaan Özgencil, Mehmet Göktuğ Öztürk ve Umut Tank.