22-23 Ekim Kuş Atlası Çalıştayı

ek-1_program_pngKuş Atlası çalıştayı 22-23 Ekim tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Altan Günalp Salonu’nda gerçekleşecek. Gönüllülerin ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşecek olan çalıştayda atlas metodolojisi, eBird kullanımı, dağılım modellemeleri, farklı ülkelerdeki atlas çalışmaları gibi konular anlatılacak. Çalıştayda atlas arazisi ve popülasyon tahmini gibi uygulamaların yanı sıra atölye çalışmalarına ve sorunların tartışılacağı oturumlara da yer verilecek.

Çalıştayın moderatörlüğünü kuş gözlemcisi ve SAD-AFAG’ın yürütücüsü Cem Orkun Kıraç yapacak. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Utku Perktaş ve kuş gözlemcisi Süleyman Ekşioğlu da önemli konulardaki sunumlarıyla çalıştaya katkıda bulunacak.

BirdNumbers2016 Konferansı

dsc_6544_lg5-10 Eylül 2016 tarihlerinde, Kuş Atlası çekirdek ekibi olarak Almanya’nın Halle kentinde düzenlenen BirdNumbers2016 Birds in a Changing World (Değişen Dünyada Kuşlar) konferansına katıldık. BirdNumbers, Avrupa’daki Atlas ve kış ortası su kuşu sayımı (KOSKS) çalışmalarını koordine eden EBCC (Avrupa Kuş Sayım Konseyi) tarafından 3 yılda bir düzenlenen ve kuşlarla ilgili araştırmaların sunulduğu bir konferans.

Avrupa’da 2013 yılında çalışmaları başlayan Avrupa Üreyen Kuş Atlası 2 (EBBA2), bu yılki konferansta en geniş yer ayrılan konuydu. Pek çok araştırmacı yaptıkları sözlü sunumlar ve poster sunumlarıyla, çalıştıkları ülkelerde yürütülen atlas çalışmalarının geldiği noktayı anlattı. Türkiye Üreyen Kuş Atlası ekibi olarak biz de EBCC komitesine ve konferans katılımcılarına, Kuş Atlası’nın son durumunu anlatan bir poster sunumu yaptık. Posterimiz bilim komitesi tarafından verilen ikincilik ödülünü kazandı. Bu posteri görmek için bağlantıya tıklayabilirsiniz.

verena

D. Eylül Dizdaroğlu, EBBA2 Yürütme Kurulu Başkanı Verena Keller’a Türkiye Üreyen Kuş Atlasını anlatıyor.

14203147_10154624784023777_472409637896660652_n

Kerem Ali Boyla, EBCC komite başkanı Ruud P.B. Foppen ‘den ödülümüzü alıyor.

Konferansta bölgelere göre uygulanan atlas metodolojisi, dağılım haritalarının oluşturulmasında kullanılacak modellemeler, iklim/dağılım ilişkisi analizleri, kuş popülasyonlarında değişime yol açan çevresel etkenler gibi konularda çok sayıda sunum ve çalıştay gerçekleşti. Biz de konferans boyunca Türkiye’de uyguladığımız metodolojiyi ve yapacağımız dağılım analizlerini pek çok ülkeden gelen araştırmacılarla tartışma olanağı bulduk.  Konferansa katılmadan önce elimizdeki  1 yıllık veriyle yaptığımız analizler çok faydalı oldu. Metodumuzu somut veriler kullanarak Atlas uzmanlarıyla tartıştık ve 2017 yılında metodolojide küçük değişiklikler yapma kararı aldık.

les

D. Eylül Dizdaroğlu ve Kerem Ali Boyla, SABAP2’nin proje lideri ve Animal Demography Unit’in başkanı Les Underhill’le birlikte.

Konferansta sürpriz bir gelişme oldu ve Güney Afrika Kuş Atlası Projesi’yle (SABAP2) Türkiye Üreyen Kuş Atlası’nı kardeş proje haline getirdik. SABAP2, EBBA2’den daha farklı stratejiler uyguluyor ve atlas çalışmalarında çok aşama katetmişler. Çok geniş bir yüzölçümüne sahip olan Güney Afrika’da kuş gözlemcilerinin çoğu Johannesburg, Cape Town ve diğer ana şehirler ve ana yollar üzerinde yoğunlaşmış. Kayıtların çoğu bu bölgelerden geliyor. SABAP2, bu sorunu aşabilmek ve kuş gözlemcilerinin diğer alanları ziyaret etmelerin sağlamak için tamamen atlas karesi üzerinden çalışan kendi sistemlerini kurmuş. Öncelikleri ülkedeki bütün karelerin ziyaret edilmesi. Sonuçlar çok etkileyici. Bilim, sosyal medya ve teknoloji sayesinde kuş gözlemciliği çok etkili bir doğa koruma aracı olmuş. SABAP 2, Güney Afrika sınırlarının dışına taşarak Afrika’daki diğer ülkelerin kuş atlaslarını da tamamlamaya çalışıyor.

 

Konferans fotoğraflarının tümünü görmek için bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Aladoğan (Falco vespertinus) İçin Üreme Kodu C13!

Aladoğanın (Falco vespertinus) bilinen üreme bölgesi Türkiye sınırları dışındadır. Daha önce Türkiye’de türün yuvalama kolonisi ya da yalnız üreyen bir çifti kayıt edilmemiş. Varsa da böyle bir kaydın varlığından haberimiz yok.

Türkiye’deki bazı kayıtlara bakacak olursak;

eBird’de üreme döneminde görülmüş muhtemel bir çiftin kaydı var ve bu kayıda en fazla B3 üreme kodu ”Üreme döneminde uygun üreme habitatında bir Çift gözlendi’’ verilmiş. Gözlem kaydı için tıklayabilirisiniz.

Bir başka gözlemde göç döneminde çiftleşen bireyler görülmüş (bkz: Şekil1). Bu durumu aladoğan araştırmacılarına sorduk. Çiftlerin göç döneminde bir araya gelebildiğini bu dönemde görülen çiftleşmelerin eş seçimine yönelik olabileceğini ayrıca bu tür çiftleşmelerin görülmesinden kısa süre sonra çoğu çiftin ortadan kaybolduğunu öğrendik (Palatitz & Szabolcs, 2016). Çiftleşen bu iki birey daha sonra üremek için Türkiye sınırları dışında bir yuvalama alanı seçmiş olabilir. Bu durum için kullanılabilecek  üreme kodu B5 ”Çiftleşme ve Kur davranışı’’ olur.

ekran-alintisi

Şekil 1. Çiftleşen aladoğanlar © Murat Yıldız

Bunun dışında üreme döneminde alınmış başka kayıtlarımız da var. eBird’deki kayıtları incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Yurt dışındaki kayıtlara bakacak olursak;

Kuzey İtalya’da (20 yıl önce) türün bilinen üreme bölgesi dışında kalan üreyen bir popülasyonu ortaya çıkmış. Bazen Fransa’da (1997-2002) bilinen üreme bölgesinden çok uzakta başarılı üreme gerçekleştiren yalnız üreyen çiftler görülmüş (Palatitz, 2016). Tür bilinen üreme bölgesinin dışında da üreyebilir.

Bu yılsa Türkiye’de Kuş Atlası arazi çalışmalarında türün kullandığı bir yuva tespit edildi. Yuvayı kullanan çift haziranın son haftasında fotoğraflandı. Ancak kullanılan yuvanın içinde yumurta ya da yavru gözlenemedi. Çifti rahatsız etmemek için alanda kısa süre kalındı ve bu süre içinde erkek bireyin yuva içindeki durumunu ve yakın çevrede dolanan dişi bireyi Kadri Kaya fotoğrafladı (bkz: Şekil2). Gün içinde yapılan ikinci ziyarette erkek bireyin yuvanın hemen yakınında tünemiş hali de fotoğraflandı (bkz: Şekil3).

disi-aladogan

Şekil 2. Dişi aladoğan © Kadri Kaya

erkek-alad

Şekil 3. Erkek aladoğan © Kadri Kaya

Çifti kısa süre gözlemlediğimiz için türün üreme başarısı hakkında yeterli bilgi sahibi olamadık. Yuvada yavru ya da yumurta var mıydı? Çift o yuvayı kaç günden beri kullanıyordu? Yuvaya besin getiren bireyler oldu mu? Söz konusu çiftin çiftleştiği görüldü mü? Aşağıda da açıkladığımız üzere bu soruların hepsi cevapsız kalmış durumda.

Türün üreme başarısı gösterip göstermediğini anlamak üzere ikinci bir ziyaret de yapıldı. Söz konusu yuvayı ağaçtan düşmüş halde bulduk. Yerdeki yuvanın içinde yumurta kabukları bulduk. Bu ziyaret süresince çift alanda görülmedi. Kabuk ölçümlerini ve fotoğraflamasını yapan Cem Orkun Kıraç aladoğan araştırmacılarına sorularını yöneltti (bkz: Şekil 4 ve Şekil 5). Yumurta kabuğunun aladoğana ait olmadığını öğrendik.

20160720_062450

Şekil 4. Yerdeki yuvada bulduğumuz yumurta kabuğu. © Cem Orkun Kıraç

falco-vespertinus-_-and-passer-haspaniolensis-egges_tr-breeding-bird-atlas

Şekil 5. Yumurta boyu ölçümü. © Cem Orkun Kıraç

Eski bir saksağan yuvası olan bu yuvanın etrafında söğüt serçelerinin (Passer hispaniolensis) yuvaları da vardı, aladoğanlar yuvayı kullanırken söğüt serçelerini de yuvanın etrafında görüyorduk. Yuvayı yere düşmüş halde bulduğumuz ikinci ziyarette söğüt serçelerinin henüz çatlamamış yumurtalarını da kuru otlardan yaptıkları yuvaların içinden çıkarmıştık (bkz: Şekil6).

20160720_063418

Şekil 6. Küçük ve kırılmamış yumurta söğüt serçesi (Passer hispaniolensis) yumurtasıdır. © Cem Orkun Kıraç

Yeterli gözlem yapamamış olmamız ve ikinci ziyarette yuvayı yerde bulmuş olmamız nedeniyle bir çok sorumuz cevapsız kaldı.

Sonuç olarak sadece türün alandaki varlığını görme şansına eriştik, bu gözlemin bile ne kadar heyecan verici olduğunu tahmin edebilirsiniz 🙂

Aladoğan tehdite açık (NT) bir türdür. Tür üzerindeki tehditleri arttıracak paylaşımlar yapmamayı ilke ediniyoruz.

‘İsviçre’de kuşların durumu. 2016 Raporu’ yayımlandı.

Swiss Ornithological Institute (İsviçre Ornitoloji Enstitüsü) tarafından ‘İsviçre’de kuşların durumu. 2016 Raporu.’ yayımlandı. Bu yılın odak noktası dağ kuşları.
Pek çok dağ türü dağlık alanların aşağı kesimlerinden uzaklaşıp yüksek rakımlara çıkmak zorunda kalıyor. Bu değişimin nedenleri küresel ısınma ve kuşların yaşam ortamlarının yoğun şekilde kullanılması. Türlerin bu değişime verebilecekleri tepkinin ne kadar hızlı olacağı ve ne kadar uzun süreceği ise belli değil.
Habitat tercihindeki bu kaymaların en önemli nedenlerinden biri olarak tarım uygulamalarındaki değişimler gösteriliyor. İsviçre’nin alçak kesimlerinde dağ incirkuşu ve tarlakuşunun daha nadir hale geldiği belirtiliyor. Bunun en büyük nedenlerinden birinin ise yoğun tarım uygulamaları olduğu düşünülüyor.

14089325_163081714128864_6682800598190959875_n
Raporda bazı türler için en üst sınır olan rakımlara kadar yapılan turistik tesislerin bu türlerin habitatlarını daralttığı, bunun da popülasyonlarda düşüşe yol açabileceği belirtiliyor. Türkiye’de dağ türlerinin durumu hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Özellikle turizm baskısının mevcut olduğu dağlık alanlarda tür kompozisyonu değişiyor olabilir.
İsviçre Ornitoloji Enstitüsünün yayınladığı rapora aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

http://goo.gl/NbAvCD

Yılın Türü: Karatavuk

2016 yılı Atlas çalışmalarında sistematik gözlemler sırasında en çok görülen tür karatavuk. Peki yılın Atlas türünün üreme stratejisi nasıldır?

Karatavuk için üreme dönemi Mart’ın ilk günlerinde başlar ve Temmuz sonuna kadar devam eder. Ağustos ayına kadar yuvada yavrular bulunabilir. Üreme dönemi boyunca karatavuklar 2-3 kez kuluçkaya yatar. Bu sayı bazen dörde çıkabilir. Üreme döneminin ne kadar süreceğini hava koşulları belirler.

Yuva genellikle dişi tarafından ağaçların, çalıların ve sarmaşıkların alt kısımlarına yapılır ama binalarda ve nadiren yerde de yuva bulunabilir. Yalnızca dişi karatavuk kuluçkaya yatar ancak yavruları erkekle birlikte beslerler.

Yavrular 13-14 gün içinde tüylenmeye başlar ama yuva bozulursa 9 günlükken bile yuvadan ayrılabilirler. Bu avcılara karşı geliştirilmiş bir adaptasyondur.  Yavrular tüylendikten sonraki bir hafta içinde uçmayı öğrenir.

Tüylenmesi tamamlanan yavruya genellikle erkek bakar. Bu sırada dişi kuşlar bir sonraki kuluçka dönemine hazırlanır. Yavru bakımının son günleri dişi ve erkek arasında eşit bölüşülür.

Tuhaf tüyler

Genç karatavuklar benekli kahverengi tüyleri nedeniyle ardıçlarla, hatta kızılgerdanlarla bile karıştırılabilir (b). Gençler özellikle göğüs bölgesinde kızıl-kahverengi yoğun bir renge sahiptir.

1wblabi_round_tcm9-211134

a

bb_sr_tcm9-133703

b

Yukarıda Mart ayında çekilmiş genç bir karatavuk erkeğinin fotoğrafı var (a). Yumurtadan bir önceki ilkbahar ya da yaz aylarında çıkmış. Bunu nasıl anlarız? Primerler olarak bilinen en uzun uçuş tüylerine bakıldığında, bunların vücudun geri kalan siyah tüylerinden farklılık gösteren, mat bir kahverengi tona sahip olduğu görülür. Genç dişiler kahverengi tüylerini kaybetmez ama bunları görmek kolay değildir. Karatavukların gagası parlak sarı rengini sonradan alır. Alttaki fotoğrafta (b) görülen genç karatavuğun gagası henüz bu renge kavuşmamıştır.

Kaynak:

http://www.rspb.org.uk/discoverandenjoynature

Atlas Top 50

Sistematik çalışmalar sırasında yılın en sık görülen 50 türünün listesini çıkardık. Sonuçlar heyecan verici. 1 saatlik sistematik gözlemler sırasında en sık görülen tür karatavuk!

Resim1

Serçe, kumru, saksağan gibi hemen her türlü yerleşimde karşımıza çıkan türler sonraki sıralarda yer bulurken, Avrupa’da koruma altında olan üveyik ve kirazkuşu türleri Türkiye’de ilk 50’nin içinde.

unnamed (1)

Sistematik gözlemler yapılan en az bir saatlik yürüyüşler sırasında gerçekleşiyor.

Yılın türü karatavuğun (Turdus merula) sesini aşağıdaki bağlantıdan dinleyebilirsiniz:

Fotoğraf: Cenk Polat

Kirazkuşları Avrupa’da Tükeniyor

image_resizeKirazkuşu (Emberiza hortulana) Avrupa’nın pek çok ülkesinde azalmakta. Belçika’da türün tamamen yok olduğu doğrulandı. Hollanda, Macaristan, Slovakya ve İsviçre gibi ülkelerde de yok olduğu düşünülüyor. Bu yokoluşun başlıca sebepleri tarım uygulamaları ve arazi yapısındaki değişiklikler ve aşırı avlanma. Kirazkuşları Fransız mutfağında yeri olan türlerden. 1979 yılında getirilen av yasağına karşın, Fransa’daki kirazkuşu sayısı son 30 yılda %50-%75 azaldı.

Kirazkuşları 4-6 çiftten meydana gelen küçük gruplar halinde ürüyor. Yaşam alanı olarak seyrek ve kısa boylu bitki örtüsüyle kaplı kurak habitatları, otlakları ve ekili arazileri tercih ediyor. Bu nedenle tarım uygulamalarındaki değişiklikler kirazkuşlarının beslenebileceği ürün çeşitliliğinin düşmesine ve üreme döneminde kuşların insanlar tarafından rahatsız edilmesine yol açıyor.

Kirazkuşu ve yaşam alanları, Avrupa’da koruma altında (Kuş Direktifi Ek I).

13920746_1154256057980817_1389893143220219455_n

Kaynak:

http://ec.europa.eu

http://www.birdlife.org

https://www.facebook.com/EBBA2.info

Hindmarch, Colin, and Jeff Kirby. Corridors for birds within a pan-European ecological network. Vol. 123. Council of Europe, 2002.

17. Türkiye Kuş Konferansına Katıldık

Kuş Atlası olarak, Doğa Derneğinin bu yıl Beypazarı’nda düzenlediği Kuş Konferansına katıldık. Pek çok kuş gözlemcisini ve akademisyeni bir araya getiren konferansta hem birbirinden değerli sunumları dinledik, hem de gönüllülerle ve çalışmayla ilgilenen gözlemcilerle bol bol sohbet etme fırsatı bulduk.

Kuş Atlası projesi çalışanlarından D. Eylül Dizdaroğlu konferansta kuş atlası çalışmasının ne olduğunu ve nasıl yürütüldüğünü anlatan kısa bir sunum yaptı. Sunuma bu linkten ulaşabilirsiniz.

Konferansın Beypazarı’nda düzenlenmesi Türkiye’nin üreyen önemli kuş türlerinden küçük akbaba yuvalarını ziyaret etmek için güzel bir fırsat oldu. Konferanstan bir önceki gün düzenlenen akbaba eğitiminin de öne çıkan konusu olan küçük akbaba, IUCN Kırmızı Liste’sine göre EN, yani Tehlikede. Türkiye, Avrupa’daki en geniş küçük akbaba popülasyonlarından birini barındırıyor. Bu popülasyonun büyük bölümü ise Beypazarı ve Kirmir Vadisi’nde; yani alan Türkiye’deki küçük akbaba popülasyonu için kritik öneme sahip. Üreyen Kuş Atlası çalışmasının bu türle ilgili ne gibi sonuçlar ortaya koyacağını merak ediyoruz.

Fotoğraflar: Mahmut Koyaş

 

Türkiye’de Bıldırcınkılavuzunun İki Yeni Üreme Alanı Bulundu!

Türkiye’nin nadir üreyen kuşlarından biri olan bıldırcınkılavuzunun (Crex crex) iki yeni üreme alanı keşfedildi.

2016 yılında yapılan kuş atlası çalışmalarında bıldırcınkılavuzunun üreme alanlarına yenileri eklendi. Kiraz Erciyas Yavuz ve Nizamettin Yavuz, 2 Haziran tarihinde Artvin’de kuş atlası için çıktıkları arazi çalışmasında bıldırcınkılavuzu sesi duydu. Geniş bir çayırlıktan gelen sesi hemen kaydedip bizimle paylaştılar. Bundan kısa bir süre sonra, 15 Haziran’da deneyimli kuş gözlemcisi Hans-Günther Bauer, Erzurum’da Meinrad Kneer ve Dilek Şahin’le çıktığı atlas arazisinde, bir yol kenarındaki  çayırlıktan gelen bıldırcınkılavuzu sesini duydu. Ekip birkaç gün sonra alana tekrar gittiğinde sesleri yine duydu ve türün alanda ürediğine emin oldu.

Bu türün Türkiye’de daha önce sanılandan çok daha yaygın olduğu ortaya çıktı. Bundan sonra yapılacak habitat modelleme çalışmalarında türün yeni potansiyel üreme alanları ortaya çıkabilir.

kiraz and nizam

Nizamettin Yavuz ve Kiraz Erciyas Yavuz

dilek and günther

Dilek Şahin, Hans-Günther Bauer ve Meinrad Kneer

crex crex 2

Bıldırcınkılavuzunun ürediği çayırlar, Erzurum.

 

Arazi Günlükleri -Çeşme

kayasivacisi-2

Kaya sıvacısı, Sitta neumayer, Fotoğraf: Sezai Göksu

Türkiye Üreyen Kuş Atlası Projesi için ilk duyuruyu okuduğumda bir yandan katılmayı çok istemiş bir yandan da çok endişelenmiştim. Yaklaşık dört yıldır kuşları izliyor, fotoğraf çekiyor ve gözlem yapıyordum. Bir keresinde Cernek kuş halkalama istasyonunda gönüllü olarak bile çalışmış, oradaki hocalardan çok şey öğrenmiştim. Bu proje de bana çok şey öğretecekti, buna emindim. Bu nedenle katılmayı çok istedim, ama dedim ya, bir yanım çok endişeliydi, bütün kuşların arasından üreyenleri nasıl ayırdedecektim, üreme kodlarını nereden bilecektim? Bu endişelerle birlikte, ağır basan kuş sevdası beni projeye gönüllü olarak itti. İlk toplantıya tüm karelerimi belirleyerek, biraz da ses çalışarak gitmiştim. Dilek Şahin’in inanılmaz derecede rahatlatıcı, yol gösterici ve hepsinden önemlisi projenin sağlıklı bir biçimde tamamlanabilmesi için uyulması gereken kuralları anlatırken seçtiği öğretici dil endişelerimin önemli bir bölümünü gidermişti. Sırada, arazi gününü beklemek vardı.

Nihayet, o büyük gün gelip çatmıştı. Bu projede en azından ilk karelerimde bana eşlik edecek efsane isimle karşılaşacaktım, Lider Sinav’la. Lider, 16 Nisan Cumartesi günü Alaçatı’ya geleceğini haber vermişti. Her şey önceden planlandığı gibi gidiyordu, ben daha Lider’i karşılamadan, sabah bir kare bitirmiştim, ama sorulacak o kadar çok soru vardı ki kafamda. İşte o sorularla, nihayet Lider’le buluştuk. Hemen araziye gitmek istedi, akşamüzeriydi, güneşin batmasına iki saatten fazla vardı, birlikte bir kareyi sindire sindire ve tüm sorularımı sorarak yapabilirdik. Lider’in heyecanlı, ama bir o kadar da derin bilgi sahibi olduğunu hissettiren, dolayısıyla güven veren tavrı beni adamakıllı rahatlatmıştı. Birlikte, seçtiğim karede ilk transectimize başladık, her halini izliyor, her yazdığına merakla bakıyordum, ne öğrensem kardı. Bu gerçek bir kuş arazisiydi, alışkın olduğum kuş fotoğrafçılığından çok farklıydı, yürüyorduk, kuşlar bana yakın değildi, biz yürüdükçe ses dinliyor, alanda hangi türlerin olduğunu üreme kodlarıyla birlikte tartışıyorduk. Dürbün ve ses bilgisinin ne kadar önemli olduğunu o zaman anladım, dahası tür bilgisinin. Yelpazekuyruk, tarla çintesi ve tepeli toygar alanda bizi ilk karşılayan türlerdi. Tarlalardan geçip nehir kenarına vardığımızda, Lider’in ne kadar heyecanlandığını ve bana “sen de dinle bak” büyük kamışçını duyuyor musun, dediğini söylemeliyim. Alaçatı azmağından içeriye doğru giren nehrin bir güney yakasında, bir kuzey yakasında yürümüştük. Alanı tamamladığımızda gün batıyordu, ve terk edilmiş tek katlı bir köy evinin saçağından bir çift kukumav bize bakıyordu.

yelpazekuyruk-4

Yelpazekuyruk, Cisticola juncidis, Fotoğraf: Sezai Göksu

Ertesi gün de, Lider’le daha farklı bir coğrafyaya sahip başka bir kareyi tamamladık. İki gün boyunca, geniş bir arazide bol türlü ve keyifli bir çalışma yaptık Lider’le. Kendisini en fazla heyecanlandıran gelişmeyi de aktarmazsam eğer, bu öykü eksik kalır. İlk günün akşamı birlikte sohbet ederken, Alaçatı’nın güney sahillerinde sabah saatlerinde büyük gruplar halinde arka arkaya yelkovan kuşlarının geçit yaptığını anlatmış ve geçen yıl çektiğim fotoğrafları göstermiştim. Lider’in heyecanını anlatamam, sabahı iple çekmiştir herhalde. Nitekim, sabah ikinci kare için araziye vardığımızda, ilk yaptığı dürbünü denize çevirmek ve yelkovan geçişlerini izlemek oldu. Benim karemden çok, kıyıdan yaklaşık 300-400 metre açıktan geçen 40’lı-50’li yelkovan grupları ile ilgilendi. Birlikte yol boyu yelkovanları tartıştık, nereden geliyorlardı, nereye gidiyorlardı, akşamları geri dönüyorlar mıydı, ve bunlar gibi bir sürü soru daha sorduk. Tüm bu soruları, bir büyük yelkovan projesine bırakarak, Lider’i Alaçatı’dan uğurladım, başka gönüllülere yardıma, başka coğrafyalara, başka türlere doğru.

Bu projeye dahil olmakla çok doğru bir tercih yapmış olduğumu anlamamı sağladığı, bana yeni bilgiler aktardığı ve keyifli arazi arkadaşlığı için Lider’e ne kadar teşekkür etsem azdır, sağolsun.

Sezai Göksu, 2016

848272e3-5eb8-4af7-8975-acb92c99f34e